Web 3.0 Nedir? Web 1.0 ile Web 2.0 ve Web 3.0 Arasındaki Fark

Web 3.0, yazılım dünyasında sürekli olarak gördüğümüz yapay zekanın internete uyarlanması olarak tanımlanabilir. Bu noktada

Web 3.0, yazılım dünyasında sürekli olarak gördüğümüz yapay zekanın internete uyarlanması olarak tanımlanabilir.  Bu noktada sistemsel olarak makine öğreniminin öne çıkacağını söyleyebiliriz. Dolayısıyla içerik dediğimiz, sitelerin temelini oluşturan etmenler artık kişilerin kontrolünden çıkıp, makinelerin hakimiyetine girecek.

Bugünlerde internetin tanımının değişeceği ve Metaverse ile farklı bir boyutta deneyim sağlanacağı konuşuluyor. Bu bağlamda Metaverse ve bu teknolojinin bir noktada kesiştiğini söylemek hiç de zor değil.

İnternet ve teknoloji dünyası nesil tabanlı ilerler. Yani birinci nesil, ikinci nesil gibi Web 3.0 da bu şekilde gelişti. Kavramsal düzlemi her ne kadar 2000’lerin ortasında oluşsa da bugünlere ulaşması kolay olmadı ve hala daha tam anlamı ile kullanılmaya hazır değil. 1980’li yıllarda geliştirilen Web 1.0 ile internetin devrim niteliğindeki yolculuğu da başlamış oldu. Özellikle 1990’lı yıllarda Amerika Birleşik Devletleri’nde Silikon Vadisi adı verilen yerleşim biriminde geliştirilen internet araçları sayesinde Web 2.0’a geçiş sağlanmış ve yaklaşık olarak 20 yıldır bu teknoloji üzerinden tüm işlemler yürümüştür.

Web 1.0 ile Web 2.0 ve Web 3.0 Arasındaki Fark Nedir?

İnternetin geleceği olarak bakılan Web 3.0, birçok yönü ile hem Web 1.0 hem de Web 2.0’dan ayrılıyor. Bu farkı açıklamak için her iki sürümü de açıklamak ve nasıl geliştiklerine değinmek gerekiyor. Böylece bugün internet dünyasının konuştuğu noktaya geliş serüveni de ortaya çıkacaktır.  

Web 1.0, 1980’lerin sonunda ortaya çıkmış yalnızca metinlerin olduğu bir dünyaydı. Bu nedenle “Salt Okunur Çağı” adı da verilir. Bu dönemin en önemli özellikleri arasında web siteleri arasında köprü oluşturmak ve iframe gibi özelliklerle sayfaları birbirine bağlamak gibi noktalar yer alıyordu. Bu dönemin en bilinen iletişim aracı ise bugün de sıklıkla kullandığımız e-postalardı. O günlerde e-postalar (e-mail) yalnızca birisiyle konuşmak için kullanılmaktayken bugün iletişimden çok farklı alanlarda da amaca hizmet ediyor. Bu dönemin sonunda ortaya çıksa da Google en bilindik temsilcilerindendir.

Web 2.0 ise, 1990’ların sonunda ortaya çıktı. Web 1.0’a göre daha toplu ve görsel olarak daha iyi olan bu nesil internet teknolojisinde sosyal medya devleri ortaya çıktı. Facebook, Twitter, Flickr, Instagram gibi pek çok site bu dönemin ürünleri arasında yer alır. Web sitelerinde Flash kullanımı ile görsellik ön plana çıktı. Buna ek olarak sitelerde kullanılmak üzere geliştirilen araçlar (widget) platforma özelleştirilecek kadar gelişim gösterdi. Sosyal medyanın dışında paylaşım siteleri de ortaya çıkmaya ve ilgi görmeye başladılar. Youtube bunların başında geliyor. 2006 yılında kurulan ve 2009’da Google bünyesine geçen platform üzerinden bugün yalnızca video paylaşımı yapılmakla kalınmıyor, aynı zamanda canlı yayın da yapılabiliyor. Ayrıca bu nesil web dünyasına da yapay zekâ girmeye başlamıştır.

Web 3.0’da ise yapay zekanın artık tamamen hâkim olduğu bir dünyadan bahsedebiliyoruz. İnternetin 2 boyuttan çıkıp, üçüncü boyuta geçtiğini gözlemleyebildiğimiz bir evrende kullanıcıların tercihlerine göre platformların şekilleneceğini düşünülüyor. Özellikle kripto paralar ile ortaya çıkan merkeziyetsiz ekonomi modeli ile internetin de merkeziyetsizleştirilmesi gerektiğini düşünen yazılımcılar, bilgi bağlantısallığı ile oluşturulacak havuzlarda analiz edilen dataların temel oluşturmasını sağlayacak adımlar atıyor.

Her ne kadar Web 3.0 geleceği uzak olmasa da web 2.0 araçları hala güncelliğini koruyor. Web 3.0 kavramına adım attığımız bugünlerde Edubook sizin dijital dönüşüme adım atmanızda kolay bir yol sunuyor. Web 2.0 araçlarını kullanarak eğiti içeriklerinizi daha interaktif hale getirebilirsiniz. Bunun yanında eğitiminizde kullandığınız pdf, görsel, ses, bağlantı gibi araçları Edubook dijital çantanıza dahil edebilirsiniz. Ayrıca hazırlayacağınız eğitimleri istediğiniz fiyattan Edubook üzerinden online olarak satışa sunabiliyorsunuz. Burada hazırlanan ve satılan ürünler tamamen onlinedır ve online kullanılır. Ücretsiz olarak eğitmenlik başvurunuzu şimdi yapın web 3.0 dünyasına kolayca adım atın.

Benzer  Yazılar

Metaverse Dünyasında Eğitime Bugünden Bir Projeksiyon Çizmek

Dijital kütüphane, kaynakların tamamının internet ortamında sunulduğu ve bilgisayar ya da cep telefonuyla rahatlıkla tüm kaynaklara ulaşılabilen bir ağ ortamıdır. Büyük kütüphanelerin bazıları çok daha geniş kitlelere fayda sağlayabilmek adına kütüphanede yer alan kaynakları dijital ortama da açmıştır.

Dijital kütüphane, kaynakların tamamının internet ortamında sunulduğu ve bilgisayar ya da cep telefonuyla rahatlıkla tüm kaynaklara ulaşılabilen bir ağ ortamıdır.

Büyük kütüphanelerin bazıları çok daha geniş kitlelere fayda sağlayabilmek adına kütüphanede yer alan kaynakları dijital ortama da açmıştır. Bu durum tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de yaygındır. Dijital kütüphanelerin çoğalmasıyla birlikte sosyal medyada dijital kütüphane nedir sorusu epey yaygın bir şekilde sorulmaya başlandı. Dijital kütüphaneler, fiziksel kütüphanelerin dijital ortama taşınmış halidir. Bu durumun pek çok avantajı vardır ve artık tüm dünyada kütüphaneler yavaş yavaş dijital ortama aktarılmaya başlanmaktadır. Bu sayede herkes her türlü kaynağa bulunduğu yerden erişebilmektedir.

Dijital kütüphanelerin insanlara sunduğu oldukça büyük faydalar da vardır. Bu faydalardan ilki zaman ve yer kavramının ortadan kaldırılmasıdır. İnsanlar nerede olurlarsa olsunlar ve saat kaç olursa olsun tüm kaynaklara dijital ortamdan erişebilmektedir. Bu durum da dijital kütüphanelerin bu kadar sevilmesinde ve kullanılmasındaki en büyük faktörlerden biridir. Dijital kütüphanelerin öğrenciler ve pek çok kişi tarafından kullanılmasının en büyük sebeplerinden bir diğeri de tüm kaynakların rahatlıkla bulunabilmesidir. Bazı durumlarda pek çok kişi kütüphanede saatlerce kaynak aramıştır, bu durum dijital kütüphanelerin gelişiyle birlikte rafa kaldırılıyor. Aranılan kaynaklar dijital kütüphanelerin arama bölümü sayesinde saniyeler içerisinde okuyucuyla buluşabiliyor.

Dijital Kütüphane Ne İşe Yarar?

Dijital kütüphaneyle birlikte fiziksel sınırların kalktığını söylemek mümkündür. Hiçbir sınır olmaksızın, açılış-kapanış saati olmaksızın istenilen kaynaklara 7/24 erişebilmek artık dijital kütüphaneler sayesinde mümkündür. Okuyucular kütüphaneye gitmek zorunda kalmadan istediği kaynağa rahatça ulaşabilir ve okuyabilir. Dijital kütüphaneler yalnızca bulunulan ülkedeki kişiler tarafından değil tüm dünya tarafından kullanılabilir. Dijital kütüphanelerin yaygınlaşmasıyla birlikte çok fazla dijital kütüphane ne işe yarar sorusu sorulmaya başlandı. Bunun en büyük cevabı ise fiziksel sınırların kalkmasıdır. Bugün Finlandiya’daki bir kişi Amerika’daki bir dijital kütüphaneye erişebildiği gibi Türkiye’deki bir kişi de tüm dünya ülkelerinde yayınlanan dijital kütüphanelere rahatlıkla erişebilir ve kaynakların tamamını istediği zaman okuyabilir. Bu sebeple dijital kütüphaneler oldukça yaygındır.

Dijital kütüphanelerin çoklu erişim sunması da oldukça mühimdir. Kütüphanelerde bir kitap doğal olarak yalnızca bir kişi tarafından okunabilirken çoklu erişim sayesinde dijital kütüphanelerde durum tam tersidir. Kitaplar aynı anda pek çok kişi tarafından okunabilmektedir. Bu sayede aynı kaynaktan aynı anda birden fazla okuyucunun yararlanması mümkün hale gelmiştir. Dijital kütüphanelerin bu denli yaygınlaşmasındaki en büyük avantajlardan biri de düşük masraflı olmasıdır. Konvansiyonel kütüphaneler kira, giderler ve bilimum masraflar sebebiyle oldukça büyük bir yük altındayken dijital kütüphanelerin yıllık giderleri son derece azdır. Bu sebeple pek çok kütüphane dijital kütüphane olarak hizmet vermeye başlamıştır. İlerleyen yıllarda bu kütüphanelerdeki sayının artması bekleniyor.

Neden Dijital Kütüphane Kullanılmalı?

Dijital kütüphane kullanmak için pek çok sebep vardır ancak bu sebepler arasından bazıları insanlar için oldukça önemlidir. Dijital kütüphane kullanma sebepleri, pek çok kişi için farklılık gösterse de insanların bazı sebeplerde ortak kümede buluştuğunu görebilmek mümkündür. Bunlardan ilki dijital kütüphanelerde hiçbir şekilde kaynak sıkıntısı yaşanmamasıdır. Klasik kütüphanelerde pek çok kişinin başına geldiği gibi okunmak istenen bazı kitaplar ve kaynaklar o an başkası tarafından ödünç alınmış olabilir. Bu tip durumlar dijital kütüphanelerde karşılaşılmayacak durumlardır. Aynı kaynağı birden fazla kişi aynı anda okuyabilir ve bu dijital kütüphanelerin tercih edilmesindeki en büyük sebepler arasında yer almaktadır.

Dijital kütüphane kullanımının bu denli yaygınlaşmasındaki bir diğer sebep de mesafelerin ortadan kalkmasıdır. Yalnızca herkesin elinde bulunan bir akıllı telefon ya da dizüstü bilgisayar sayesinde kütüphanelerin tüm kaynaklarına erişebilmek ve bu kaynakları sınırsız bir şekilde kullanabilmek okuyucular arasında büyük bir heyecana da vesile olmuştur. Bu sebeple pek çok okuyucu dijital kütüphaneleri deneyimlemeye başladı. Dijital kütüphanelerin kullanımının yaygın olmasındaki bir diğer etken de elbette ki kaynaklara istenilen zamanda ulaşılabilmesidir. Kaynaklar 7 gün 24 saat okuyucuların kullanabilmesi için açık durumdadır. Bu, konvansiyonel kütüphanelerde okuyucuların en sık dert yandığı durumlardan biridir. Bazı kütüphaneler gece de açıktır fakat bu kütüphaneler arasında çok yaygın olmadığı için kaynak bulma sıkıntısı yaşanabilmektedir.