Ütopyalı bir lezzet: Ekşi mayalı ekmek tarifi

Ekşi mayalı ekmek, biz şehirlilerin özendiği, fırından ya da marketlerden alıp tatmin olmadığı, sadece babaannelerin yapabileceğini düşündüğümüz bir özellik, imkânsız bir lezzet gibi.

Ekşi mayalı ekmek, biz şehirlilerin özendiği, fırından ya da marketlerden alıp tatmin olmadığı, sadece babaannelerin yapabileceğini düşündüğümüz bir özellik, imkânsız bir lezzet gibi. Asla yapamayacağımız gibi baktığımız fakat evde yapımı oldukça basit ekşi mayalı ekmeğin yapımı Edubook ile çok kolay.

Edubook ekibinin profesyonelleri olarak bugün de üstadından ekşi mayalı ekmek tarifini anlatmasını istedik. Bu tarifi, marketlerde bulabileceğiniz türden değil sadece evde yapabileceğiniz şekilde hazırladık!

MAYAYI EKŞİTME SANATI: SİHİRLİ BİR 10 GÜN

Ekşi mayalı ekmek, hazır ve donmuş ürünlerin tüketimin olduğu günümüzde, sağlıklı beslenme için elde edilmesi zor bir konuma yerleştirebilir. Ondandır ki, ekşi mayalı ekmeğin yalnızca marketlerden veya sosyal medyadan hazır olarak elde edileceği yanılgısına sıkça düşülür. Eğer siz de her şeyin tüketim olduğu çağımızın biraz dışına çıkar ve yeterli gayreti gösterirseniz, ekşi mayaya doğru giden yolda ilk adımı atmış olursunuz.

SİHİRLİ 1. GÜN:

Yaklaşık olarak 50 gr unun üzerine 50 ml içme suyu ilave edin. 50 ml içme suyunu okuyunca telaşa kapılanlar içinse, çeyrek su bardağı olarak tercüme edebiliriz. Bu karışımın üzerine bir tutam tuz ilave ederek bir bez ile kapatın ve karanlık bir ortama alın.
Unutmayın ki bu aşamada canlı bir varlık elde ediyoruz. Dilerseniz ekmeğinizin ilk adımı olan ekşi maya yapımı esnasında mayanıza isim verebilir ve onunla duygusal bir bağ kurabilirsiniz. Sadece bir öneri.

2. VE 3. GÜNDE EKŞİ MAYAYA DOĞRU

Karanlık odada bekleyen mayamıza, 25 gr un ve 25 ml su ekleyerek beslemeye başlıyoruz. Bu, mayamızın ihtiyacı olan besini sağlayacak ve ekmeğimizi yaparken kaliteli bir ekşi maya kullanmamıza olanak tanıyacak. Bu günlerden sonra, ekşi mayamıza her gün yerine 2 gün ara ile besleme yapabilir ve miktarı arttırarak 50 gr un ve 50 gr su ekleyebiliriz.

ÖNEMLİ 6. GÜN!

Sihirli 10 günün ortasında, 6. gün mayamızı yenilemek adına bir kısmını alarak üzerine 50 gr su ve 50 gr un ilave ediyoruz. Bu cümlede bahsettiğimiz ‘bir kısım’ kelimesi yaklaşık olarak 100 grama denk gelmektedir, yeni başlayanlar için notumuz olsun.

7-8-9. GÜN

Ekşi mayalı ekmek yaparken geri kalan günlerimizde ise, aynı şekilde mayamızı besleyerek 50 gr un ve 50 ml içme suyu ekleyerek devam ediyoruz.

SON GÜNDEN ÖNCE SİHİRLİ NOKTALAR!

Bir kere okumanız için değil, yaparken adım adım sizi takip edebilmemiz için finalden önce sizlerle püf noktaları paylaşmak istiyoruz!
Ekşi mayayı elde etmeden önce bunlara dikkat ederseniz doğallık ve lezzet konusunda kusursuzluğu
yakalayacaksınız!
● Mayamız tüm bu süre içerisinde hala karanlık odada ve oda sıcaklığında bekliyor!
● Bu süre içerisinde mayanın kendi kendine büyüdüğünü fark edeceksiniz!
● Mayanın üzerinde küçük kabarcıklar fark edebilirsiniz, bunlar oldukça normal!
● Mayayı beslerken asla çok sarsmamaya dikkat etmelisiniz, unutmayın ki o büyüyen, gelişen
bir varlık!
● Ekşi maya yapımında 3. Günden itibaren maya üzerinde sizi rahatsız eden bir koku
hissedebilirsiniz! Sakın bozulduğunu düşünmeyin, ekşi maya hazırlıyorsunuz ve amonyak
kokusu oldukça normal! İnanması zor fakat hayranları dahi var o kokunun!
● 3 ve 4. Günde maya üzerinde kabuk oluşmuşsa, temiz bir tahta kaşık yardımıyla o kabuğu
kaldırıp atabilirsiniz!

EKŞİ MAYANIN ODADAN ÇIKMA ZAMANI: 10. GÜN!

Son günde, mayanın üzerinde tekrar kabuk oluşmuşsa bu kabuğu kaldırıp atabilirsiniz, tabii ki yine tahta kaşık yardımıyla.

EKŞİ MAYALI EKMEĞE DOĞRU: 1 GECE ÖNCE

Ekşi mayayı elde ettiğiniz sürecin sonunda, 100 gr ekşi maya, 50 ml su ve 50 gr tam buğdayı karıştırıp, üzerini streç film yardımı ile örtüp 1 gece bekletin. Tüm bu işlemleri oda ısında yapmanız, sürecin sonunda alacağınız keyfi ikiye katlayacaktır! 1 gece beklettiğiniz karışımı, ertesi sabah, 200 ml su üzerine tahta kaşık yardımı ile ekleyin ve nazikçe karıştırmaya başlayın. Mayanız eriyene kadar bu işleme devam edin. Mayanız eridikten sonra 50 gr un ekleyerek hafifçe yoğurun ve otoliz sürecine geçin.

KARİZMA KAVRAM: OTOLİZ SÜRECİ!

Otoliz süreci, mayaya un ve sudan başka bir şey eklemeden dinlenmeye geçirme evresidir.
1. Ekmeğinizin mükemmel kabarmasını istiyorsanız otoliz sürecine dikkat edin ve hamurunuzu minimum 40 dakika ile maksimum 2 saat arasında üzerine bezle kapatarak dinlendirin. Otoliz süreci hamurda gluten oluşumunu destekleyerek ekmeğin içerisinde oluşan gazı tutar. Bu gaz ise ekmeğinizin göz alıcı halde kabarmasına olanak tanır. Bu nedenle otoliz sürecinin altını çiziyoruz!
2. Hamurumuz yeterince dinlendikten sonra ise yoğurmaya başlıyoruz. Tabii tüm gücümüzü kullanmamak kaydıyla! Bu aşamadaki yoğurma gücünü, çok nazikçe olmayan fakat şov da yapmayan bir derecede ayarlamanızı tavsiye ederiz. Artık hamuru kaba alabilirsiniz! Unutmayın ki, lezzetli bir ekmeğin sırrı katlamada gizli! Ekmeğinizi önce 30 dakikada bir daha sonra 4 saatte bir katlayarak lezzetini iki katına çıkarabilirsiniz! Katlamasını yaptığınız ekmeği ertesi gün, yaklaşık 230 derecelik fırına sürün. Ayrıca bu evrede
ekmeğinizin üzerine bıçak yardımı ile küçük kesikler atın ki pişme sırasında gazını atabilsin. NOT: Ekmeğinizi kapaklı bir döküm tencerede pişirmeniz tavsiye edilir. Eğer döküm tencereniz yoksa, üstü kapatılabilen bir borcam kullanarak da ekmeğinizin kabarmasını en üst seviyeye taşıyabilirsiniz! Ekmeğinizi, ilk 25 dk kapaklı halde, daha sonra kapağını açarak toplamda 55 dk pişirin.
Yaklaşık 1 saat soğumasını bekledikten sonra tüketmeye başlayabilirsiniz!

PEKİ BİZ BÖYLE EKMEK YAPMAYI NEREDEN ÖĞRENDİK!

Unutmayın ki ekşi maya elde etmek, canlı bir sürece dahil olmak ve onun gelişim evresini yakından takip etmektir. İlk yapışınızda istediğiniz sonucu elde edemezseniz motivasyonunuzu düşürmeyin. Edubook’un uzman eğitimcilerinden ders alarak istediğiniz ekmeği yapabilmeniz mümkün. Bir ekmek ustası iseniz, ekmek pişirmenin püf noktalarını Edubook’ta eğitmen olarak ekmek pişirmeyi öğrenmek isteyenlerle paylaşabilirsiniz. İster kendi eğitim materyallerinizi hazırlayabilir ister edubook materyallerinizi oluşturabilirsiniz. Böylece materyallerinizi satışa çıkararak ek gelir elde etmeye başlarsınız. Edubook’a ücretsiz hemen kayıt olun. Siz de bir eğitmen olarak Edubook’ta yerinizi alın.

İlgili Yazı Yemek Yapmak Nasıl Öğrenilir?

Dijital kütüphane, kaynakların tamamının internet ortamında sunulduğu ve bilgisayar ya da cep telefonuyla rahatlıkla tüm kaynaklara ulaşılabilen bir ağ ortamıdır. Büyük kütüphanelerin bazıları çok daha geniş kitlelere fayda sağlayabilmek adına kütüphanede yer alan kaynakları dijital ortama da açmıştır.

Dijital kütüphane, kaynakların tamamının internet ortamında sunulduğu ve bilgisayar ya da cep telefonuyla rahatlıkla tüm kaynaklara ulaşılabilen bir ağ ortamıdır.

Büyük kütüphanelerin bazıları çok daha geniş kitlelere fayda sağlayabilmek adına kütüphanede yer alan kaynakları dijital ortama da açmıştır. Bu durum tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de yaygındır. Dijital kütüphanelerin çoğalmasıyla birlikte sosyal medyada dijital kütüphane nedir sorusu epey yaygın bir şekilde sorulmaya başlandı. Dijital kütüphaneler, fiziksel kütüphanelerin dijital ortama taşınmış halidir. Bu durumun pek çok avantajı vardır ve artık tüm dünyada kütüphaneler yavaş yavaş dijital ortama aktarılmaya başlanmaktadır. Bu sayede herkes her türlü kaynağa bulunduğu yerden erişebilmektedir.

Dijital kütüphanelerin insanlara sunduğu oldukça büyük faydalar da vardır. Bu faydalardan ilki zaman ve yer kavramının ortadan kaldırılmasıdır. İnsanlar nerede olurlarsa olsunlar ve saat kaç olursa olsun tüm kaynaklara dijital ortamdan erişebilmektedir. Bu durum da dijital kütüphanelerin bu kadar sevilmesinde ve kullanılmasındaki en büyük faktörlerden biridir. Dijital kütüphanelerin öğrenciler ve pek çok kişi tarafından kullanılmasının en büyük sebeplerinden bir diğeri de tüm kaynakların rahatlıkla bulunabilmesidir. Bazı durumlarda pek çok kişi kütüphanede saatlerce kaynak aramıştır, bu durum dijital kütüphanelerin gelişiyle birlikte rafa kaldırılıyor. Aranılan kaynaklar dijital kütüphanelerin arama bölümü sayesinde saniyeler içerisinde okuyucuyla buluşabiliyor.

Dijital Kütüphane Ne İşe Yarar?

Dijital kütüphaneyle birlikte fiziksel sınırların kalktığını söylemek mümkündür. Hiçbir sınır olmaksızın, açılış-kapanış saati olmaksızın istenilen kaynaklara 7/24 erişebilmek artık dijital kütüphaneler sayesinde mümkündür. Okuyucular kütüphaneye gitmek zorunda kalmadan istediği kaynağa rahatça ulaşabilir ve okuyabilir. Dijital kütüphaneler yalnızca bulunulan ülkedeki kişiler tarafından değil tüm dünya tarafından kullanılabilir. Dijital kütüphanelerin yaygınlaşmasıyla birlikte çok fazla dijital kütüphane ne işe yarar sorusu sorulmaya başlandı. Bunun en büyük cevabı ise fiziksel sınırların kalkmasıdır. Bugün Finlandiya’daki bir kişi Amerika’daki bir dijital kütüphaneye erişebildiği gibi Türkiye’deki bir kişi de tüm dünya ülkelerinde yayınlanan dijital kütüphanelere rahatlıkla erişebilir ve kaynakların tamamını istediği zaman okuyabilir. Bu sebeple dijital kütüphaneler oldukça yaygındır.

Dijital kütüphanelerin çoklu erişim sunması da oldukça mühimdir. Kütüphanelerde bir kitap doğal olarak yalnızca bir kişi tarafından okunabilirken çoklu erişim sayesinde dijital kütüphanelerde durum tam tersidir. Kitaplar aynı anda pek çok kişi tarafından okunabilmektedir. Bu sayede aynı kaynaktan aynı anda birden fazla okuyucunun yararlanması mümkün hale gelmiştir. Dijital kütüphanelerin bu denli yaygınlaşmasındaki en büyük avantajlardan biri de düşük masraflı olmasıdır. Konvansiyonel kütüphaneler kira, giderler ve bilimum masraflar sebebiyle oldukça büyük bir yük altındayken dijital kütüphanelerin yıllık giderleri son derece azdır. Bu sebeple pek çok kütüphane dijital kütüphane olarak hizmet vermeye başlamıştır. İlerleyen yıllarda bu kütüphanelerdeki sayının artması bekleniyor.

Neden Dijital Kütüphane Kullanılmalı?

Dijital kütüphane kullanmak için pek çok sebep vardır ancak bu sebepler arasından bazıları insanlar için oldukça önemlidir. Dijital kütüphane kullanma sebepleri, pek çok kişi için farklılık gösterse de insanların bazı sebeplerde ortak kümede buluştuğunu görebilmek mümkündür. Bunlardan ilki dijital kütüphanelerde hiçbir şekilde kaynak sıkıntısı yaşanmamasıdır. Klasik kütüphanelerde pek çok kişinin başına geldiği gibi okunmak istenen bazı kitaplar ve kaynaklar o an başkası tarafından ödünç alınmış olabilir. Bu tip durumlar dijital kütüphanelerde karşılaşılmayacak durumlardır. Aynı kaynağı birden fazla kişi aynı anda okuyabilir ve bu dijital kütüphanelerin tercih edilmesindeki en büyük sebepler arasında yer almaktadır.

Dijital kütüphane kullanımının bu denli yaygınlaşmasındaki bir diğer sebep de mesafelerin ortadan kalkmasıdır. Yalnızca herkesin elinde bulunan bir akıllı telefon ya da dizüstü bilgisayar sayesinde kütüphanelerin tüm kaynaklarına erişebilmek ve bu kaynakları sınırsız bir şekilde kullanabilmek okuyucular arasında büyük bir heyecana da vesile olmuştur. Bu sebeple pek çok okuyucu dijital kütüphaneleri deneyimlemeye başladı. Dijital kütüphanelerin kullanımının yaygın olmasındaki bir diğer etken de elbette ki kaynaklara istenilen zamanda ulaşılabilmesidir. Kaynaklar 7 gün 24 saat okuyucuların kullanabilmesi için açık durumdadır. Bu, konvansiyonel kütüphanelerde okuyucuların en sık dert yandığı durumlardan biridir. Bazı kütüphaneler gece de açıktır fakat bu kütüphaneler arasında çok yaygın olmadığı için kaynak bulma sıkıntısı yaşanabilmektedir.